Aliağa Belediyesi
Aliağa’da Hayatı Yaşa !
29 Mart 2024 Cuma
Hava Durumu
19 ° Açık Gökyüzü
Kyme'nin Konumu ve Tarihçesi

İzmir ili, Aliağa ilçesi sınırlarında yer alan Kyme antik kenti, Çandarlı Körfezi’nin güneyinde, Nemrut Limanı mevkiinde yer alan iki tepe arasında konumlandırılmıştır.

 

Kyme, Antik Çağda Aiolis Bölgesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Bölge, Gediz (Hermos) vadisi ile Bakırçay (Kaikos) arasında kalan alanı ve Midilli (Lesbos) adasını kapsar. Aiolis Bölgesi adını günümüzde hala tartışmalı halklarından almaktadır. Antik yazarların aktarımlarına göre Aioller, bölgeye MÖ 1120-1050 yılları arasında Kıta Yunanistan’ın Thessalia ve Boiotia bölgelerinden, kuzeybatı Anadolu topraklarına göç etmişlerdir. Strabon’un aktarımlarından edinilen bilgiler doğrultusunda, Aiollerin karaya ilk ayak bastıkları yer bu çalışmada ele aldığımız Kyme antik kenti topraklarıdır.

 

Aiollerin göçleri sırasında bölgenin yerli halkının Pelasglar olduğu ve Larisa kenti çevresinde yaşadıkları bilinmektedir. Aiol kavimleri, Pelasgların egemenlik alanlarında bir kent kurmadan önce Neonteikhos’da bir kule yerleşimi kurarak Larissa’ya hâkim olmayı başarırlar ve ardından Kyme antik kentini kurarlar. Strabon, Kyme’den bahsederken Aiol kentlerinin en büyüğü olarak tanımlar ve Lesbos’la birlikte otuza yakın kentin metropolisi konumunda olduğunu aktarır. Kentin adının ise Smyrna, Myrina, Ephesos kentlerinde olduğu gibi, kurucusu olduğu düşünülen amazon Kyme’den geldiğine inanılır6. Kentin sikkelerinde bahsi geçen amazonun sıklıkla tasvir edildiği ele geçen arkeolojik buluntularda görülmektedir. Kyme antik kenti aynı zamanda “Kyme Phrikonis’’ olarak da anılmaktadır. Bu adlandırılmanın sebebi ise Lokris’deki Phrikonis dağından gelen, Aiol liderlerinden Clevas ve Maleus’un Kyme kenti kuruluşunda aktif rol oynaması olduğu düşünülür.

 

Kentin kuruluşu Bizans tarihçisi Eusebios tarafından MÖ 1120 olarak aktarılır, fakat kentte yapılan araştırmalar sonucunda şu ana kadar elde edilen somut veriler MÖ 8. yüzyıldan önceye gitmemektedir. Dolayısıyla yapılan araştırmalar neticesinde, Kyme kentinin MÖ 2. bin yıl sonlarından MÖ 8. yüzyıla kadar var olan tarih aralığı soyut tek bir veri ile desteklenmektedir. Bu veri, MÖ 1. bin yıllarına ait ve Nikolaos Damaskus’un (Şamlı Nikolaos) Phokaia kentinin kuruluşuna ilişkin öyküsünde yer almaktadır. Yunanistan’da yer alan Phokis kentinde yaşayan gayrimeşru çocuklar kentten kovulur ve Ionlarla birlikte Batı Anadolu topraklarına göç ederler. Kyme Tiranı Menes bölgeye yerleşmelerine karşı çıkar. Menes o sırada kardeşi Ouatias ile iktidar çatışması içerisindedir. Quatias Phokis’den gelen halkı kendi safına çeker ve bu sayede Menes’in iktidarına son verir. Phokis halkının Phokaia topraklarında kent kurmaları bu başarı sonucunda gerçekleşir. Sözü geçen olayın gerçekleştiği tarih kesin olarak bilinmemekle birlikte Doğer’e göre, MÖ 10. yüzyıl ortalarında olması muhtemeldir. Kyme kentinin tarihsel süreci farklı dönemlerde meydana gelen ve bugünlere antik yazarlar sayesinde aktarılan olaylar göz önünde bulundurularak sizlere kronolojik sıralamasıyla sunulacaktır.

 

Kentte yapılan çalışmalarda MÖ 8. yüzyıla ait arkeolojik buluntular ile birlikte, MÖ 700-650 yıllarında yaşamış olan Antik Dönemin başarılı şairlerinden Hesiodos’un babasının Kymeli olduğu ve Kyme’den Yunanistan’a göç ettiğini şairin aktarımlarından öğrenmekteyiz. Kyme kenti ile ilgili bu yüzyıla ait bir diğer veri ise Yunanlar tarafından ilk Frig Kralı olarak bilinen Midas’ın Kyme ile ilişkisine dairdir. Bu ilişki, Frig Kralı Midas’ın Kyme Kralı Agammemnon’un kızı Hermodike/ Demodike ile evlenmesi sayesinde oluşmuştur. MÖ 7. yüzyılda ise Kyme kentinin adı yine dönemin güçlü uygarlıklarından biri olan Lydia Uygarlığına 49 yıl (MÖ 671-624) hüküm sürmüş olan Kral Ardys ile ilişkilidir. Ardys’in kral olmadan önce bir süre Kyme topraklarında kaldığı bilinmektedir.

 

Kyme, MÖ 6. yüzyılın ortalarında çoğu Batı Anadolu kenti gibi Pers egemenliği altına girmiştir. Bu döneme ilişkin Herotodos’un aktarımlarında Kyme antik kentinin tek bir pasajda adının geçtiğini görmekteyiz. Sözü edilen pasajda anlatılan olay şu şekilde gerçekleşmiştir: Lydia devletini yağmalayan Pers Kralı Kyros, Lydia hazinesini Paktyas isimli bir Lydialıya teslim eder. Daha sonra Paktyas’ın isyan girişimi sonucunda, Kyros Pers ordusunu harekete geçirir ve Paktyas Kyme topraklarına sığınır. Bunun üzerine Kymeliler, Brankhos oğullarına (Didyma Apollon bilicilik merkezindeki kahinlere) Paktyas’ı ne yapmaları gerektiğini sorması için bir elçi gönderirler. Kahin, Paktyas’ın Perslere verilmesi gerektiği cevabını verir, fakat Herakleides oğlu Aristodikos elçinin söylediklerinden şüphe eder ve kahine tekrar danışmak için halkı ikna eder. Bunun üzerine bilicilik merkezi Didyma’ya ikinci kez gidilir ve Aristodikos, kahine; “ Efendimiz, Lydialı Paktyas yalvararak bize geldi. Perslerin orada kendisini bekleyen acı bir ölümden kaçıyor. Persler Kymelilerden onun kendilerine verilmesini istiyorlar. Biz, Perslerin şerrinden korkmakla beraber, bugüne kadar böyle bir cürette bulunmadık; ne yapmamız gerektiğini önce sizin ağzınızdan ve açıkça duymak istiyoruz” sorusunu sormuş, fakat aldıkları cevap yine aynı olmuştur. Bunun üzerine Kymeliler, Paktyas’ı Mytilene’ye (Lesbos/Midilli) sürmüşlerdir. Pers Kralı Dareios Döneminde ise yine Herodotos’un aktarımları sonucunda MÖ 512’de İskitler üzerine sefer düzenleyen Dareios’un safında Aiol kentlerinden sadece Kyme’den Aristagoras’ın olduğunu öğrenmekteyiz.

 

Herodotos’un Kyme ve diğer Aiol kentleri için bir diğer önemli aktarımı ise dinsel bir birlikteliğe sahip on iki kentten oluşan bir konfederasyonun varlığından bahsetmesidir. Bu aktarım sayesinde Kyme kentinin ve adı geçen diğer Aiol kentlerinin MÖ 5. yüzyıldaki varlığı somut veriler dışında yazılı kaynaklarla da teyit edilmiştir. Aynı yüzyıla ait somut materyal örneği ise kentin MÖ 480-450 yıllarına tarihlenen gümüş hemiobol sikkenin ön yüzünde sola dönük profilden bir kartal başı, KY lejantı ile birlikte, arka yüzde ise quadratum incusum yer almaktadır.

 

MÖ 5. yüzyılın başında, Miletos Tiranı Aristagoras’ın önderliğinde başlayan ve kısa sürede tüm Batı Anadolu’ya yayılan Ionia ayaklanmasına katılan Kyme kenti, Sardeis satrabı Artaphernes’e boyun eğmek zorunda kalmıştır. Persler tarafından bastırılan Ionia Ayaklanması MÖ 5. yüzyılda yaşanacak olan mücadelelerin fitilini ateşlemiştir. MÖ 490 yılında Persler, Atina ve Sparta kentlerinin cezalandırılması için bir seferde bulunmuşlardır. Maraton yakınlarında gerçekleşen mücadele, Persler için olumsuz sonuçlanmıştır. Bu yenilgiden 10 yıl sonra Persler tekrar harekete geçip, Termopylai geçitini aşarak Atina’yı yakıp yağmaladılar. Fakat Salamis açıklarında gerçekleştirilen deniz savaşında Pers donanması bozguna uğratılmıştır. Özetle anlatılmaya çalışılan bu mücadeleye Kyme’nin katkısı ise daha önce Ionia ayaklanmasında Perslere karşı ayaklanan kitlenin yanında yer alıyorken, Pers-Yunan savaşlarında Pers donanmasına Aiolis Bölgesi’nden katılan 60 geminin 15'i Kyme kentine aittir. Pers donanması bu yenilginin ardından kışı Kyme ve Samos’da geçirmiştir.

 

Kyme’nin MÖ 478’de Attika Delos Birliği’ne üye olduğu bilinmektedir. Birliğe ödediği yıllık 9 talentlik verginin Ephesos ve Miletos gibi büyük kentlerden bile daha fazla olması dikkat çekicidir. Attika Delos Birliği’nin hakimiyeti Atina’nın elindedir. Bu durumdan rahatsız olan Sparta, aralarında uzun yıllar devam edecek olan (MÖ 431-404) Peloponnesos Savaşları’nı başlatmıştır. 27 yıl devam eden bu süreçte Kyme kıyıları da bu mücadeleye zaman zaman şahit olmuştur.

 

MÖ 4. yüzyılda ise Kyme ve Klazomenai arasında, Aiolis Bölgesi sınırları içerisinde yer alan Leukai kenti üzerine hak talep etmekten kaynaklı bir çatışma yaşanmıştır. Bu anlaşmazlık sonucunda Delphi’deki Apollon kahinlerine, kentin kimin olması gerektiği konusunda danışılmıştır. Kahin, Leukai’da hangi kentin halkı ilk kurbanı keserse, kentin hakimi olacağı cevabını vermiştir. Bunun üzerine Leukai’ye daha yakın olan Kyme bu avantajı kullanarak harekete geçmiştir. Fakat Klazomenai’nin, Leukai yakınlarında yer alan kolonisine haber vermesiyle kentte ilk kurban Klazomenai adına akıtılır. Böylelikle Kyme kent sınırlarına yakın önemli bir toprak parçasını kaybetmiş olur.

 

MÖ 4. yüzyılın sonlarına doğru Pers himayesi altında kalan Kyme antik kenti, MÖ 334’den itibaren Makedon hâkimiyetine girmiştir. Bu döneme ilişkin yazılı kaynaklar aracılığıyla, Büyük İskender’in Apollon Tapınağı’na bronz bir şamdan hediye ettiği aktarılır, fakat kentte şu ana kadar yapılan çalışmalarda Apollon Tapınağı’na ait herhangi bir arkeolojik veriye ulaşılamamıştır. Kyme, İskender’in ölümüyle MÖ 305’de Antigonos’un, MÖ 301’de Lysimakhos’un, MÖ 281’de Seleukos hâkimiyeti altında yaşamaya devam etmiştir. MÖ 129 yılında ise Roma egemenliği kente hakim olmuştur.

 

MS 17 yılında tüm Batı Anadolu kentlerini etkileyen deprem meydana gelmiştir ve Kyme o dönemde Roma İmparatoru Tiberius’un yardım ettiği kentlerden biridir. Hıristiyanlığın resmi olarak kabulüyle birlikte kent, böl¬genin piskoposluk merkezi olmuştur. Kentte yapılan araştırmalarda MS 12. yüzyıla kadar yaşamın devam ettiği sonucuna ulaşılmıştır.

Muğla Yamaç Paraşütü
03/x Fotoğraf
Lüfen indirmek istediğiniz çerçeve modelini seçiniz
Paylaş
E-Posta Adresi Giriniz